Otel ve Tatil Rehberi

Otel ve Tatil Rehberi

Tanrıların tercihi, DATÇA

Ege » Muğla » Datça

Üç tarafı denizle çevrili Datça, Akdeniz ve Ege'nin kucaklaştığı cennetten bir köşe. Datça, eşsiz doğal güzellikleri, tertemiz denizi, bakir koyları ile göz kamaştırıyor. Coğrafya bilgini Strabon’un “Tanrı, çok sevdiği kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, Datça’ya gönderir’ diye tanımladığı Datça yarımadasının yarısı Ege’ye, yarısı Akdeniz’e bakıyor. Ege'nin en eski yerleşimlerinden biri olan Datça yarımadası, doğal güzelliklerine ek olarak hemen yakınındaki Knidos antik kentiyle de tarih meraklılarının görmeden geçemeyecekleri bir belde. Datça'ya 28 kilometre uzaklıktaki Tekir Burnu'nda bulunan Knidos Antik kentindeki kalıntılar arasında 10 bin kişilik küçük tiyatro, 20 bin kişilik büyük tiyatro, Odeon, Apollon ile Venüs'e ait çeşitli mabedler bulunuyor.

Datça'nın her yerinden denize, tarihe ve doğaya yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kumluk Plajı, Hastane Altı Plajı,Taşlık Plajı ve Şifalı Göl herhangi bir araca gereksinim duymadan gidebileceğiniz yerler. Datça merkeze 4 kilometre uzaklıktaki Kargı Koyu'nda denize girebilir, kumsalda mehtabı izleyebilirsiniz. Palamutbükü, Hayıtbükü, Aktur ve Ovabükü tertemiz denizi ve sakinliğiyle, yüzmeniz, kafanızı dinleyip, dinlenmeniz için birebir. Eski Datça ve Reşadiye'de görülmesi gereken yerler arasında.

Datça spor olanakları ile de tam bir cennet. Tüm su sporlarını yapabilirsiniz. Datça ayrıca scuba diving için Türkiye'deki en uygun yerleşim birimlerinden biri. Merkezde birçok dalış kursu ve dalış malzemesi satan dükkan bulabilmeniz mümkün.

Datça'da mis kokulu çam ağaçları arasında yürüyüş yapabilir, köyleri, koyları keşfederken bol bol oksijen soluyarak nefesinizi açabilirsiniz.

Datça, ekonomik olarak da her geçen gün gelişen görüntüsüyle turizm kentleri arasında önemli bir yere sahip duruma geliyor. Özellikle Datça limanı, bölgedeki turizmin gelişmesinin yanında ekonomiye de önemli katkı sağlıyor. Limanda demirleyen çok sayıda yerli ve yabancı teknede bulunan turistler, Datça esnafına önemli sayılabilecek miktarda döviz bırakıyor. Datça, limanı ve deniziyle mavi yolculuğa çıkanların mutlaka uğramaları gereken turizm yöreleri arasında. Datça, deniz ağırlıklı mutfağında Akdeniz ve Ege'nin başta çipura, levrek ve barbun olmak üzere tüm balık çeşitlerinin en leziz örneklerini yöreye özgü bir ustalıkla sunuyor.

Anadolu’nun güneybatı ucunda, Ege’yle Akdeniz’i ayıran uzun ince Reşadiye yarımadasının güneyinde yer alan ilçe merkezi, yatların uğrak yeri konumunda. Bunda elbette koyların güzelliğinin payı büyük. Arazinin vahşiliği ve anayollardan uzak kalması da güzelliğinin bugüne kadar nispeten korunmasına yardımcı olmuş. Bölgenin en dar yeri, Reşadiye yarımadasının da başladığı nokta kabul edilen, Balıkaşıran Kıstağı. Yol bu noktayı geçip tekrar tepelere ulaştığında, her iki körfez tüm güzelliğiyle ayaklarınızın altında serilirken, tabiatının el değmemiş vahşiliği karşısında büyüleneceksiniz. Knidos antik kenti, ilk olarak modern Datça’nın 1 km. kadar kuzeydoğusunda MÖ 7. yüzyılda kurulmuş, sonraları bugünkü antik kent kalıntılarının bulunduğu Tekir Burnu’na taşınmış (MÖ 4.yy.’ın ilk yarısı). Bununla birlikte ilk kent tamamen terk edilmemiş ve Roma devrinde de varlığını sürdürmüş. Her ne kadar görünürde sur kalıntılarından  fazla bir şey kalmamışsa da, yapılan yüzey araştırmalarından kente dair kanıtlar ve çeşitli bulgular elde edilmiş. Ancak bu kent terk edilmiş olmalı ki; yakın zamana kadar yerleşim, şimdinin Eski Datça’sında, denizden birkaç kilometre içeride belirmiş. Bugün Eski Datça, geçmişi 19.yy.’a kadar giden taştan Rum evleri ve daracık taş sokaklarıyla şirin bir köy görünümünde.  Modern ilçe ise eskinin iskelesinde, yani deniz kıyısında kurulu.

 

“İnsan boyunda” iklim 

Çevre Koruma Kurumu'nca "Özel Çevre Koruma Bölgesi" ilan edilerek korunma altına alınan Datça'nın en önemli özelliklerinden birisi ilginç iklimi ve buna bağlı olarak doğası. Tipik bir Akdeniz iklimi olan Datça’da yazları kuru ve sıcak, kışları ılık ve yağmurlu. Yazın esen serin kuzey rüzgarları yarımadadaki sıcaklığın etkisini azaltıyor. Nem hiç yok. Yaz ve kış arasında çok az sıcaklık farkının olduğu Datça’da yılın 300 günü güneşi hissetmeniz mümkün. Yüksek oksijen oranı, özellikle astım hastalığı için tedavi edici nitelikte.

Halikarnas Balıkçısı'nın dediği gibi "Datça’da iklim tam insan boyundadır. Sıcağı da soğuğu da insan tahammülünü aşmaz. İklimi paltoyla, sobayla ya da yelpazeyle düzeltmeye gerek yoktur."

 

 

BENİ DATÇA'YA GÖMÜN

2000 yılında aramızdan ayrılan Türkçe'nin en lafını esirgemeyen şairlerinden Can Yücel, yaşamının son yıllarını Datça’da geçirmişti. Şair, ebedi istirahatgahı olarak da Datça'yı seçmiştir.

 

Vasiyet

Beni kuzum Datça’ya gömün

Geçin Ankara’yı İstanbul’u!

Oralar ağzına kadar dolu

Alabildiğine de pahalı,

Örneğin Zincirlikuyu’da

Bir mezar 750 milyona

Burası nispeten ucuzluk

Ortada kalma tehlikesi de yok

Hayır dua da istemez,

Dediğim gibi beni Datça’ya

gömün

Şu deniz gören mezarlığın orda,

Gömü sanıp deşerlerse karışmam ama!

Gezi
Gastronomi Durakları
Etkinlik